28 Şubat’ın yıl dönümünde İstanbul Üniversitesi’nde sempozyum düzenlendi. ‘28 Şubat Sempozyumu’na Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AKP Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Leyla Şahin Usta, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, İstanbul 2 Nolu Baro Başkanı Av. Yasin Şamlı, yargı üyeleri, akademisyenler katıldı.
“MİLLİ İRADE DÜŞMANLARI HAREKETE GEÇTİ”
Son 20 yılda darbelerin ve darbe girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlandığı yıllar olarak tarihe geçtiğini ifade eden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Türkiye ne zaman istikrarı yakalasa, ne zaman tek başına iktidarla bir kalkınma sürecine girse şer güçler, demokrasi düşmanları, milli irade düşmanları devredeydi. Türkiye’nin kalkınmasına, o güçlü yürüyüşünü durdurmak için harekete geçtiler. 1971’den, 12 Eylül 1980 darbesine kadar sürede çok çalkantılı, zor geçti. Her yıl bir hükümet değişti, koalisyonlar ve istikrarsızlık süreci, sağ – sol kargaları, Kürt – Türk, Alevi – Sünni çatışmaları ve gençlerimiz birbirine kırdırıldı. Üniversitelerde olaylar ve 12 Eylül 1980 darbesine giden süreç hazırlandı. 90’lı yılların başında sona erdi. 90’lı yıllardan itibaren yine koalisyonlar, krizler sıkıntılı bir süreç başladı. 90’lı yılların başında terörün zirveye çıktığı, 1993 yılında PKK terörünün iyice azdırıldığı, faili meçhullerin hat safhada olduğu, gazeteci suikastlarının peşi sıra ülkenin bir kaosa sürüklendiği o dönemleri yaşadık” şeklinde konuştu.
“YARGIMIZ HER ZAMANKİNDEN DAHA TARAFSIZ VE BAĞIMSIZDIR”
Bakan Tunç, “Milletimiz için ne yapsak azdır. Ülkemizin geleceği için özellikle bundan sonra demokrasi dışı müdahalelerin olmaması için gerekli yapısal dönüşümleri anayasamızda ‘sessiz devrim’ diyebileceğimiz şekilde gerçekleştirdik” diyerek şu iddialarda bulundu:
“Zihniyet, dönüşüm önemli. Gelecek kitapların bilinçlendirilmesi önemli darbenin ne kadar ülkeye zarar verebileceğini, demokrasi dışı müdahalelerin bu ülkeye nasıl zaman kaybettirdiğini çocuklarımıza, gençlerimize aktarmamız önemli. Yapısal reformlar bakımından anayasamızda o sessiz devrim sayılan o düzenlemelerin daha kalıcı hale gelmesi, daha demokratik daha sivil katılımcı bir anayasayı yapma noktasında da aslında siyaset kurumuna, Türkiye Büyük Millet Meclisine önemli görevler düşüyor. Gerek Milli Güvenlik Kurulu’nun yapısı çünkü Milli Güvenlik Kurulu toplantısı 28 Şubat diyoruz. O toplantıda alınan kararlar, o Milli Güvenlik Kurumu yazısını sivilleştirdik, demokratik hukuk devleti ilkesine uygun hale getirdi, Devlet Güvenlik Mahkemelerini kaldırdık.
Yargımız her zamankinden daha tarafsız ve bağımsızdır. Darbeciden hesap sormaktadır. Bundan sonrada herhangi böyle bir şeyi aklından geçirenlere karşıda teyakkuzdadır. 6 milyon insan fişlendi. O demokrasi dışı müdahalelerin bir daha gerçekleşmeyeceği bir ülkeyi 2000’li yıllarda bu yapısal dönüşümde sağladık. İnşallah bundan sonra da bu tür hareketlere tevekkül etmek isteyenler hiçbir zaman başarılı olamayacaklar çünkü milletimize güveniyoruz.”